1-Bosna-Hersek
2-Hırvatistan
3-Slovenya
4-Kuzey Makedonya
5-Sırbistan
6-Karadağ
7-Kosova
Yukarıda yer alan yedi adet devletin doğmuş olduğu tek bir devlet olan, Avrupa kıtasının ortasındaki Yugoslavya’yı etraflıca incelemek gerekir.
Kelime anlamı olarak Yugo; güney demek slavya da slvalar demek olduğundan güney slav devletleri anlamında Yugoslavya isimlendirilmiştir.
Yugoslavya, ilk olarak Birinci Dünya Savaşından sonra Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı olarak kuruldu.
1929′ da ise Yugoslavya adını aldı ve İkinci Dünya Savaşından sonra Tito‘nun liderliğinde Yugoslavya Sosyalist Federasyonu olarak yeni bir devlete dönüştü.
Sosyalizmi benimsemiş olsa da birçok açıdan diğer Doğu Bloku ülkelerinden farklılık gösteren Yugoslavya, bütün Balkan ve orta Avrupa ülkeleri arasında Alman işgaline karşı en sert direnişi gösteren ülkeydi.
Bu direnişin merkezinde Tito’nun önderliğindeki Partizan hareketi yer alıyordu. Bu direnişin sonucunda diğer Doğu Bloku ülkelerinden farklı olarak Yugoslavya, Alman işgalinden SSCB’nin Kızıl Ordusuna ihtiyaç duymadan kendi çabası ile kurtulmuştu. Bu nedenle Yugoslavya savaş sonrasında bir Sovyet uydusu olmadı.
Yugoslavya, etnik sorunlar konusunda da özellikle 1960’lardan itibaren son derece ılımlı bir tutum takınmış, Makedonların ve Müslümanların (Boşnakların) ulus olarak ayrı varlıklarını Yugoslavya tarihinde ilk kez tanımıştı.
Bu ülkedeki Türklerin haklarını komşu ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha iyi koruyan Yugoslav sistemi, kendisini oluşturan 6 cumhuriyet (Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ) ve Sırbistan içindeki 2 özerk bölgeye (Kosova ve Voyvodina) geniş haklar tanıyarak ademi merkeziyetçi bir yapıyı benimsemişti.
Ancak bu aşırı özerk yapılanma, Yugoslavya’nın geleceği açısından pek iyi sonuçlar doğurmadı. Her bir cumhuriyet bir Yugoslav birliği yaratmak yerine kendi ulus-devletini kurmayı amaç edindi ve bu amaç, Yugoslavya’nın parçalanmasının en önemli nedenlerinden biri oldu.
Yugoslavya’yı diğer doğu bloğu ülkelerinden ayıran bir diğer önemli özellik, Yugoslav yönetiminin Sovyet merkeziyetçiliği ve planlamacılığından farklı olarak, daha esnek bir üretim biçimini benimsemiş olmasıydı. Aynı zamanda öz yönetim modelini geliştirerek işçilerin firma düzeyinde karar verme sürecine girmesini sağlayan Yugoslavya, diğer yandan da sınırlı sayıda işçi çalıştırılmak koşuluyla özel girişime de izin vermişti. Bütün bu düzenlemeler Yugoslav modelini diğer Doğu Bloku ülkelerinden farklı kıldıysa da 1991’de parçalanmasını önleyemedi.
Etnik sorun konusunda Balkanların ve belki de dünyanın en hoşgörülü ülkesi sayılabilecek olan Yugoslavya, Doğu Avrupa’daki değişikliklerin getirdiği etnik sorunları en radikal ve en kanlı biçimde yaşayan ülke oldu.
1980’ler boyunca 1974 Anayasasının da verdiği yetkiler sayesinde Federasyonu oluşturan cumhuriyetler ekonomik ve siyasal alanda merkezden neredeyse bağımsız davranmaya başlamışlardı. 1980’lerin sonuna gelindiğinde ise hem Slobodan Miloseviç‘in liderliğindeki Sırbistan’da, hem de diğer cumhuriyetlerde milliyetçilik giderek yükseldi.
1989’da Sırp lider Miloseviç, Kosova ve Voyvodina’nın özerkliklerini kaldırdı. Karadağ’ı ise kendisine bağladı. Böylece Yugoslav sistemindeki yönetsel ağırlığını artırdı.
Sırbistan denetimindeki bir Yugoslavya’da yaşamak istemeyen diğer Cumhuriyetler’de ise bağımsızlık yanlısı muhalif kesimler seçimleri kazanmaya başladı.
Mayıs 1991 ‘de rotasyonla üstlenilen devlet başkanlığı sırası Hırvat Stipe Mesiç’e geldiği halde Sırbistan’ın bunu engellemesi ortak bir federasyon içinde yaşanması olanağını ortadan kaldıran ve bardağı taşıran son damla oldu. Bu süreçte Makedonya lideri Gligorov ve Boşnak lider lzetbegoviç’in gevşek bir federasyon oluşturma yolundaki girişimlerinden de bir sonuç çıkmadı.
25 Haziran 1991’de Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle Yugoslavya’da çözülme süreci ve buna eşlik eden çatışmalar başladı. Yugoslavya’nın bir arada yaşamasının artık mümkün olmaması üzerine önce Eylül 1991 ‘de Makedonya, Kasım 1991 ‘de de Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti.
Böylece, Yugoslavya Nisan 1992’den itibaren Sırbistan ve Karadağ’dan oluşan ama Sırbistan’ın denetiminde olan bir federasyon haline geldi.
2003 yılında ise Sırbistan’ın, Yugoslavya ismini kaldırıp Sırbistan- Karadağ ismini almasıyla birlikte Yugoslavya ismi de tarih sahnesinden tamamen silinmiş oldu.
2006 yılına gelindiğinde, bu kez Karadağ Sırbistan’dan ayrıldı ve bağımsızlığını ilan etti. 2008 yılında ise bu kez, Sırbistan içinde özerk bir bölge olan Kosova bağımsızlığını ilan ederek bağımsız bir ülke oldu.
Böylece Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan ülke sayısı 7’ye yükseldi: Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Kosova.